Bize Temmuz 2018’de kariyerinin dönüm noktası olan SK Brann karşılaşmasını anlatır mısın?
2018 yılına geri dönüp baktığımda ilginç bir zamandı. O maç, kariyerimin dönüm noktasıydı, tabii eğer bu durum öyle tanımlanabilirse. Hatırlamaya çalışıyorum, Kristiansund’a karşı oynamış ve 1-0 kaybetmiştik. Ben de o maçta kaleciyle karşı karşıya bir pozisyon kaçırmıştım. Ertesi hafta ufak bir tatil aramız oldu. Ben o sırada Fredrik Aursnes ve kardeşim Eirik Hestand ve Alexander isminde bir arkadaşımla antrenman yaptım. Marbella’da ağır bir antrenman temposu ile çalışıyorduk. Hücum kombinasyonlarını çalışıyor, arkadaşlığımızı geliştiriyor ve biraz da güneşleniyorduk.
Antrenmanın ardından ilk çıktığımız maç, yanlış hatırlamıyorsam kendi evimizde oynadığımız Stabaek maçıydı. İyi bir pozisyon yakalayıp, iyi bir vuruş yaptığımı fakat şutun kalecinin üzerine gittiğini hatırlıyorum. Bu pozisyon içime oturmuştu. Bir hafta sonra Lubbenes’te antrenmanlara çıkarken bir şey oldu, Molde’nin anternman sahası çim sahaydı, lig lideri Brann ile oynayacaktık, Brann çim sahada oynuyordu ve o sezon neredeyse hiç gol yememişti. Genç bir forvet olarak antrenmanlar sizin açınızdan can sıkıcı oluyor sanki her şey size engel olmak üzerine kurulu gibi geliyor. Bir antrenmanda, sadece kaleci, ben ve direkler vardı. Ole Gunnar Solskjaer bana orta açıyordu fakat ben her fırsatta golü kaçırıyordum. Ole’nin bana daha sonra “bu maçta sanırım ilk 11 çıkacaksın, hazır ol” dediğini hatırlıyorum. O hafta antrenmanda başarılı bir performans gösterememiştim ama Hestad’ın soyunma odası atmosferi iyiydi. Maça hazırlanırken rahatlamış hissediyordum.
Ben ve Viking’ten yeni takıma katılan Kristoffer Haugen beraber ısınıyorduk, dedem ve anneannem de tribündeydi. Molde taraftarıyla beraber maçı izliyorlardı, o tribünde kombine biletlerim vardı ve hava güneşliydi. Sonra maç başladı ve olan oldu.
Ole Gunnar Solksjaer’in sana katkısı ne oldu?
Brann ve Bergen maçı öncesi Solskjaer ve ben bitiricilik antrenmanı yaptık. Sadece ortalara çalışmadık. Bana kolay bazı kurallar öğretti. İlk kural, topa vuruşumla ilgiydi. Tüm gücümle topa vurup, kaleciyi de mahvedip gole ulaşma düşüncemin doğru olmadığını söyledi. Ben o sıralar böyle düşünüyordum ve Ole, bana yeni bir bakış açısı kattı. Bunun üzerine daha sonra çalıştım fakat başarılı olamadım ama aklımın bir köşesine bu fikir yerleşti.
Bu maçtan birkaç gün önce öğrettiği bir şeydi. Bana ayrıca, sakin kalmamı, aynı zamanda da topun geleceği zamanlar pozisyon almak için parmak ucunda hazır olarak beklememi öğütledi. Ancak böyle golle buluşabilirsin dedi. Bunları bana öğrettiğini söyleyebilirim.
Dört gol atarak dikkat çektiğin bu maçta yetenek avcılarının seni izlediğini biliyor muydun?
Maçı gözetmenlerin izlediğine dair hiçbir fikrim yoktu! Maçın ardından benim yaptığım röportajı seyrettiğinizde çok güldüğümü ve sonunda röportajı yapanlara “beni izleyen insanlar olması hoş bir his” dediğimi görüyorsunuz ama benim bundan gerçekten haberim yoktu.
Oynayacağın takımları nasıl seçiyorsun?
Zamanlama çok önemli, ne kadar iyi olduğunuzu, gideceğiniz takımın ne kadar iyi olduğunu, o takımda beraber oynayacağınız futbolcuların durumunu ve sizinle ne kadar ilgileneceklerini, sizin gelişiminize ne kadar yardımcı olabilecekleri önemli faktörler. Salzburg’a gitmeden önce birçok farklı kulübü değerlendirdik, birçok farklı faktör işin içindeydi fakat Salzburg’un en iyi seçenek olduğuna karar vermemiz uzun sürmedi.
Ben her zaman kendimi olduğumdan iyi görmemeyi önem verdim. Her zaman ‘evet ben iyi bir futbolcuyum ama çok fazla iyi futbolcu var’ derim. Bu düşünce benim için çok önemli oldu, böylece kendimi olduğumdan iyi bir futbolcu olarak görmemeyi başardım.
Kendimi çok iyi hissediyorum ve evet rüyada gibiyim ama iyi oynamadığım maçlar da oldu, pek iyi olmadığım dönemler de geçirdim, yani her zaman her şey mükemmel değildi. Ama harika geçirdiğim yıllarım da oldu. Şu anda çok mutluyum, etrafımda hala iyi insanlar var, hatta belki daha iyi insanlar var, kısaca bu sadece bir başlangıç, önümüzdeki dönem de devamı gelecek.
Norveç’in yeni altın jenerasyonu hakkında ne düşünüyorsun?
Harika. Çok fazla genç yetenek var ama aynı zamanda şu anda da iyi futbolcularımız olduğunu unutmamamız gerekiyor, bunu rahatlıkla söyleyebilmeliyiz.
Sander Berge Premier Lig’de, Kristoffer Ajer İskoç liginde yıllardır oynuyor, yani iyi bir yetenek havuzumuz var. Aynı zamanda iyi futbolcularımız da var bunu unutmamalıyız. Norveç’in önümüzdeki yıllarda başarılı olacağını düşünüyorum hatta bundan eminim, şimdi de bunu milli takıma taşımamız gerekiyor, ülkemiz adına başarılı olmalıyız.
Milli takım kariyeri hakkında neler düşünüyorsun?
Milli takım için oynamaktan daha eğlenceli bir şey yok, elde ettiğim en büyük başarılardan biri milli takımda oynamak ve umarım milli takım ile şampiyonluk yaşamayı başarabilirim.
Norveç milli takımını seven herkes bu tecrübeyi hakkediyor, Norveç’te futbolu sevenlerin sayısını biliyoruz, onlar da böyle bir zaferi hakkediyor.